Haritaya baktım büyük bir masal ülkesine benziyordu.Ne çok daÄŸ vardı dünyada.Kimi büyük ,kimi küçük,kimi meÅŸhur,kimi meçhul…
Aradım… Himalayaları buldum.Alpleri ,torosları buldum.AÄŸrı oradaydı,Cudi de…
Benim dağım yoktu ama.Didik didik ettim haritayı yine de bulamadım.
Yorgun bir halde anneme dedim ki:
– Anne KAFDAÄžI’nı bulamadım.O hangi ülkede?
-Güzel çocuğum.O masal ülkesindedir.
Haritada kilometrelerce yol aldım.Mavileri yüzdüm,yeşilleri koştum,kahverengileri aştım.Masal ülkesi yoktu.
AÄŸlamaklı ,anneme sokuldum.”Anne masal ülkesi çok mu uzak?”
Annem:”Aksine çok yakın.O senin kalbindedir yavrum,”dedi.
“O zaman beni bu ülkeye uçur anne.Kafdağı’na tırmanayım.”
O an annem açtı masal ülkesinin kapılarını:
“Bir varmış, bir yokmuÅŸ……”
Çocuklarımızı masal dünyasından mahrum bırakmayalım. Onların neleri hayal edebildiklerini hayal bile edemezsiniz.
“Bana bir masal anlat baba …İçinde yaÄŸmur olsun,güneÅŸ birde ay.”Åžu yaşımda dahi masal dinlemeye hazırım yeterki çocuklar anlatsın…
Bir not düşeyim:
Åžimdi elektronik ortamlarda anlatılıyor masallar. Fakat, bebek annenin sesini tanır ve ondaki ÅŸevkati hisseder. CD’den dinletilen masallar hiç masal anlatmamaktan iyidir. Ama bir annenin çocuÄŸuna anlattığı masalın yerini asla tutamaz…